31 Aralık 2010 Cuma

Eğilme

Nokta gibi menfaate virgül olup eğilme
Dik durmayı bilirsen paşa sen sin bey sensin
Doğruları söylede sevilmezsen sevilme
Ancak hak huzurunda senki tek sevilensin

Zaten bu dünya fani hiç bir şey değemez, boşa
Bazıları peşinde giderler koşa koşa
Sonu yoktur bilirsin istersen yüzyıl yaşa
Biz kalıcı değiliz, sen kalıcı değilsin

Ömür yırtık elbise yakışmıyor ki yama
Ahireti unutma orda hesap var ama
Rahmani rahim için durmalısın gıyama
Bu dik duran bedenin onun için eğilsin

Şükrani’yim ben dikim, dik duranı severim
Hiçte önemi yoktur bilinmesin değerim
Düşeni kim tutup da kaldırırsa överim
Ben övülmek istemem, kim isterde övülsün

31.12.2010
ŞÜKRANİ
 
Şükrü Toprak

Telvem

-hepimiz düşerek öğrenmedik mi yürümeyi-

tanığımdır yorulan sözüm
alın çizgimin ruhumdaki s’izdüşümüne
ket vurulmuş ömrümdür kanıtım

yeter!

beni firari sayın ey nev-i beşer
yaşamdan mülteci
n’olur, gözlerim bağlı dilim lâl
çıkarmayın bir daha bahtımın açık havasına
böyle masum, böyle korumasız ve zülâl

siz, en güzeli sessizliğe yazın beni
aynalarda ülkümle doya doya konuşmaya
her tekrarda yenildim aslında, yıkıldım
geceleri sabah bilmekte gözüpek
hep yanıldım

yine de söylemek isterim utkumu
belki bir bozlak besteler kalbimde saklı çığlıklar
avunurum

-içimde yunus, dadaloğlu, muharrem ustalar-

“aman arap atları da yakın eder ırağı
adama kemlik mi gelir merdoğlu mertten ey”

demem o ki şimdi yüzleşmedir
avuçlarımda bitecek sonum
ölüm bir güvercin kanadında yükselince
yeniden başlar, hem de sınırsız
karanfil mevsimine doğrudur benim yolculuğum
 
Fatih Yavuz Çiçek

Seni Seviyorum

Gözlerinden okuduğum aşkı kulağına fısıldıyorum...
Nefesinden hissettiğim sevdayı dudaklarına işliyorum...
Ellerinden dokunduğum sıcaklığı ruhumda saklıyorum...
Ve isminde görüdüğüm hayali dilimde sayıklıyorum....
Seni Seviyorum
 
Savaş Çakır

Adına, ömür diyorlar...

Aylar biriktirdim. Yıllara sardım
Sen devrederken ben devraldım.
Beyaz Sayfalara tarihler attım..
İçine yaşanmış onca şeyi kattım..
Adına… ömür diyorlar.

Kiminde ellerim kelepçeli..
Kiminde kanadı benli martı..
Gözyaşı denizlerinden nasibini alan
Geçmişi geç kalmakla dolan
Adına…. ömür diyorlar.

Yürürken, sabahlara el sürdüm
Akşamlara güneş sakladım..
Gölgelerim yoldaş oldu nefesime
Kapılar kendime açıldı hepsinde…
Adına….. ömür diyorlar…


Aralanan her kapıdan sızan ışığın gölgesi....
önce ardına sonra üstüne düşer insanın…

31/aralık/2010
 
Yıldız Özdemir

Yetim Kalır Düşlerim

Sıktıkça yumruklarımı
Yüreğim kanar
İçselleşti bu yaşam
Tetikler çekilir
Mayınlar patlar durmadan
Mezopotamya ağlar
Zalimliğin kimliği
Kimliksizliğin sahipsizliği
Ve panzerlerin paletleri arasında
Öğütülür umutlar
Can verir esmer çocuklar
Hafızasız tarihimize yazılır
Bu zülüm bu kavga
Sıktıkça dişlerimi yumruklarım kanar
Yaram iyileşmeden
Her gün yeniden vurulurum
Sinsi mayınlar döşenmiş yüreklere
Bombalar patlar
Yanık kokusu siner bedenimize
Ağıtlar yankılanır dağlarımızda
Dağ dağlara baktıkça çatlar
Yürek durmadan kanar
Dizelerim boynu bükük
Yetim kalır düşlerim
 
İsa Tekin

Ne söylesem kifayet etmeyecek, hamaset refakat edecek!

Tefrika niye vardır, kim için kutsallaşmıştır
Hizipler hesabın ilzamında milleti bölmek ve güçten düşürmek için kurulmuştur
Millet kimi zaman devleti ve mefkuresi için feda olan nefes-i ülviyet olarak bulunmuştur
Kimi zaman ve hususen gale alınmayan, hör görülen bir nazarla aşağılık ilgası oluşmuştur



Dil ne birdir, ne tek düzeliktir, anlaşmak içindir
Resmiyet ne tekebür ehlinin, ne mazkum nefesin tekelinde telakki edilemeyen gerçektir
Mazi derinliği ruhların firkatidir, kalbi ve hasbi olmak muhabbetin gereğidir ve elzemdir
Kolluk kuvvetleri siyasi ve yasama erki değildir, milletin ali menfaatleri için nizam-ı cedittir



Neden ordu evleri şehrin merkezindedirler
Milletten saklanan ve bizzat korkan nefesler gibiler, neden tel örgüler, nöbetçidir erler
Subay ve astsubay tefrika içindeler, önyargı ile nazar ederler, Mehmetçik için emir verirler
Ne kadar beleş ve ulufe varsa ta içindeler, millette çok ayrı bir yerde duran azınlıklar gibiler



Bu hakikati nedense evlatlarıma anlatamadım
Garip bir nazarla bakarlar diye suskun kaldım, soğuk savaş kim için yapılıyor'a takıldım
Desise ve tefrika için nizam edilen genarallere, benim milletimden mi diye sualeri sıraladım
Nerde yanılmıştım, su alan gemiye mi çıkıştım ummanın engin çığlığını hiç duyamamıştım



Evet, silbaştandevlet-i aliye tanzim edilmelidir
Ne kadar nakarat varsa silbaştan denmelidir, akıl ve izanın vuslat için olduğu bilinmelidir
Mazlum milletin bizarlaşan nefesi sürurla filizlendirmelidir, yasama için ey hak denmelidir
Şekliyeti ve tekebbürü önceleyenler tenzil-i rutbe edilmelidir, aşk salası ruhta hissedilmelidir
 
Mustafa Cilasun

İkaz

Benzemez ne fırata ne nile nede tunaya
Kıyıya uzaktır kıyaslanmaz ne egeyle ne marmarayla
Bu ummanın acımasız tufanında
Benimle dibe oturma kaptan!
 
Hasan Hazer

Bitmeyen Hikaye

Bitmeyen bir hikaye doladım yüreğime 
Dilim suskun, gözlerim şaşkın bugün... 
Kahramanları özenle sakladım içime 
Yüzüm buz kesti, yüreğim kor oldu bugün... 

31.12.2010
 
Mehmet Ali Dişçi

İtiraf

Ne bu tufandır nede kasırgalar
Batıran bu emektar gemiyi
Aldığı yaralarda mühim değildir aslında
Rotasını şaşırdı bir vakit ummanda
Medet dedi son bir umutla
Fakat heder oldu bütün ümitleri bu sularda
Kurtaramaz artık hiçbir kaptan
Batan bu emektar gemiyi bu sularda...
 
Hasan Hazer

Tatlım benim

Tatlım benim

Sen benim kalbim her şeyimsin
Hasretle bakan gözlerimin merceğisin
İçinde acı keder olmasın gülsün yüreğin
Neşen solmasın gül bebeğim meleğim

Yüzüme bir güneş gibi doğansın sen
Üzülsem de bana neşe verensin sen
Bana cennet bakan gül yüzlümsün sen
Sen benim en zor bilmecemsin sen

Gözlerin düğündür bakışın halay
O senin bakışların oluyor bir ay
Yüzünde nur teninde gül kokar
Beni yaşama bağlayan bir kalbin var

Geceleri yıldızlar iniyor gözlerime
Nerde sıkıldıysam gelir siler gözümü
İçime ferah verir siler kalbimi derdimi
Serinlenirim yavrumu yanımda görünce

En tatlı deminde ömrümün meleğisin
İnci gibi pırıl, pırıl pırıldayansın sen
Hayata kafa tutan bir efsane gibisin
Sen bana yaşam hevesini verensin

Seni öyle özlüyorum ki bir bilsen
Yokluğunda içime düşer bir ince sızı
Kulaklarımda yankılanıyor her an sesin
Sen yanımda iken bile seni özlüyorum ben

Yakup Başar

Uslu Cuma Nur Cemi

** Uslu Cuma Nur Cemi **
Selamünaleyküm can, iki bin on sene,*
Otuz bir Aralık kış, Cuma’mız gül yine.*
**
Hiçlik içinde bir hiç, aczim pek ziyade
Kutsi kervanda Kıtmir, er gider piyade.*
**
Ey âlemlerin Rabbi, teveccüh buyur Hak,*
Muhtaç kulun pek fakir, huzuru duyur bak.*
**
Benlik bir afet bende, nefsim ki pek azgın,*
Her güzele muteriz, gönlüm ki pek bezgin.*
**
İnsan yarattın hem kul, imanlı neşe ver,*
Tebliğ bir heyecan ki, Hak yolda köşe ser.*
**
Halis olsun her niyet, saf ola ten ve ruh,*
Allah rızası paye, ahir denmesin tuh.*
**
Duyuralım adını, Nurlansın her siyne,*
Hoşgörü şehpal açsın, mâmur olsun hane.*
**
İlahi Sen’i isterim tek, lütfeyle Hak aşkı,*
İlahi muhabbet ver, gönlümde yak meşki.*
**
Ey Hâlık medet senden, kul himmete muhtaç,*
Hem Rahman ve Rahimsin, sal ümmete ilaç.*
**
Uslu Cuma Nur cemi, her yüzü ak eyler,*
Dökülür cem-i günah, ser özü pak eyler.*
**

Aşık Uslu