31 Aralık 2010 Cuma

Telvem

-hepimiz düşerek öğrenmedik mi yürümeyi-

tanığımdır yorulan sözüm
alın çizgimin ruhumdaki s’izdüşümüne
ket vurulmuş ömrümdür kanıtım

yeter!

beni firari sayın ey nev-i beşer
yaşamdan mülteci
n’olur, gözlerim bağlı dilim lâl
çıkarmayın bir daha bahtımın açık havasına
böyle masum, böyle korumasız ve zülâl

siz, en güzeli sessizliğe yazın beni
aynalarda ülkümle doya doya konuşmaya
her tekrarda yenildim aslında, yıkıldım
geceleri sabah bilmekte gözüpek
hep yanıldım

yine de söylemek isterim utkumu
belki bir bozlak besteler kalbimde saklı çığlıklar
avunurum

-içimde yunus, dadaloğlu, muharrem ustalar-

“aman arap atları da yakın eder ırağı
adama kemlik mi gelir merdoğlu mertten ey”

demem o ki şimdi yüzleşmedir
avuçlarımda bitecek sonum
ölüm bir güvercin kanadında yükselince
yeniden başlar, hem de sınırsız
karanfil mevsimine doğrudur benim yolculuğum
 
Fatih Yavuz Çiçek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder